• Küratör: Zehra Şonya
  • Yer: Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı
  • Tarih: 15 Nisan-15 Mayıs 2017
  • Yer: İsmet V. Güney Sergi Salonu
  • Tarih:20-30 Eylül 2017

DAÜ- Kıbrıs Araştırmaları Merkezi (KAM) ve Akdeniz Avrupa Sanat Derneği (EMAA) 15 Nisan Dünya Sanat Günü Dolayısı ile adamızda yıllardır özveriyle çalışan ve sanat ortamımıza çok yönlü katkı koyan sanatçılarımızdan Heidi Trautmann’ın sergisini ve bu kapsamda 2 ciltlik kataloğunu halkımızla buluşturdu.

Dünya Sanat Günü’nde sanatın evrensel diline, gücüne, hayatı zenginleştiren, paylaşan ve estetik değerler yanında entelektüel dünya ile olan bağına, ayrıca insanlığın gelişimi için elzem olma haline yeniden dikkat çekmek isteyen örgütler, DAÜ-KAM ve EMAA, yürüttükleri ortaklıkta bu bağlamda etkinlikler düzenlemektedir. Bu yıl, ülkemizde yürüttüğü kültür ve sanat faaliyetleri dolayısı ile anavatanı Almanya tarafından Liyakat Nişanıyla ödüllendirilen Heidi Trautmann’ın 16 yılını kapsayan sergisini paylaşmaktan mutluluk duymaktadırlar.

170 yakın eserin yer alacağı sergi aynı zamanda Trautmann’ın son kişisel sergisi olma özelliği de taşımaktadır. Ağırlıkta desen ve renk lekeleri ile oluşturulan eserler figüratif bir anlatım dilinden çok estetik ve deneysel çalışmalar olarak karşımızda duruyor. İçeriksel olarak derinleştikçe kişilerin hikayeleri, yaşam şekilleri, çevreleri, sorunları, dertleri, üzüntüleri ve bazen de sevinçleri kendini ele veriyor. Çoğu zaman rahat bir beden dilinde hüzünlü bir yüz görebiliyoruz, renklerin parlaklığı bu ruh durumunu değiştirmeye yetmiyor. Kimi zaman kaygısız görünse de bu figürler içlerinde taşıdıkları sıkıntı ve rahatsızlık hallerini bize iletebiliyor. Bazen de öylesine bir anda kendince kalabiliyorlar. Çevrelerindeki nesneler kimi zaman kimlik ve kültür verileri olarak karşımıza çıkabiliyor. Biraz daha derine inmeyi başarabilirsek sosyal bir varlık olarak insana ve içinde yaşadığı topluma dair verilere ulaşmamız da kaçınılmaz oluyor.

Trautmann’ın eserlerinde sanatı yaşamın içine katarak vazgeçilmez bir unsur olarak ele alması dikkat çekiyor. Bir çeşit günlük gibi duran eserlerde deneysel, lekesel tekniklerle anlık durumların işlemesi, buna rağmen nesne değil de özne olarak, kişilerin ruh durumlarının, düşünce yapılarının ve yaşamlarının kendini ele vermesi, kişisel yolculukları görünür kılıyor. Kimlik ve kültür verilerinin yer yer eserlere karışması, Kıbrıs insanının ve yaşam biçiminin verilerini açığa çıkması açısından da farklı bir bakış açısını ortaya koyuyor.

Lefkoşa Sergisinden Fotoğraflar

Mağusa Sergisinden Fotoğraflar