Çocuk ve Gençlere Yönelik Atölye Programları

Sanatın evrensel bir dil oluşu, bilinen en eski iletişim aracı olması,  kendimize ve dünyaya başka gözlerle bakmamızı sağlaması,  içsel dünyamızın ve sorunların gün yüzüne çıkmasını sağlaması,  problemleri çözme biçimi olması, özgürlük alanının sınırsız olması, kişinin kendini gerçekleştirmesini sağlaması ve toplumun da varlık alanı olması nedeni ile projenin ana hedeflerinden biri olan kendi ve öteki ile yüzleşme, empati kurma, anlama ve kaynaşma noktasında kullanılacak en etkili araç olarak karşımızda durmaktadır.

Programın amacı sanatı ve özellikle çağdaş sanatı kullanarak;  kırsal bölgede yaşayan çocukların ve gençlerin gelişimine yardımcı olmak; yaratıcılıklarını, özgüvenlerini ve kendi olma bilincini artırmak;  ötekinin ve çevrenin farkına varmasını sağlamak; Kıbrıs’a ait kültürel değerlerin benimsenmesine ve çok kültürlü yaşam biçiminin algılanmasına katkı koymak; sanatsal bilgilerle ve estetik değerlerle buluşma ve böylesi bilgilerle yaşamsal düzeyde bağ kurmalarını sağlamak olarak özetlenebilir.   Bununla birlikte özelde iki toplumun kaynaşması ve kırsal kesimde yaşayanların şehir kültürüyle tanışması ve bağ kurması da amaçlar arasındadır.

Çağdaş sanatın sonuçtan çok süreçle ilgilenmesi ve estetik değerlerden çok,  farklı bakış açıları, yaratım biçimleri ve malzeme kullanımındaki sonsuz olanakları denemesi, içerik olarak da güncel sorunlarla ve kavramlarla uğraşması, bizlere sonsuz olanaklar sunmakta ve yaşamla sanatın bütünleşmesi noktasında avantaj sağlamaktadır. Ayrıca disiplinler arası geçirgenliği öngörmesi ile de sınırsız bir alana yayılmaktadır.

Program; çağdaş sanat ve eğitimini temel alarak, görsel sanatlar, animasyon, yaratıcı drama gibi alanları içinde barındırmakla birlikte,  müze eğitimi, çok alanlı sanat eğitimi, sanat yolu ile öğrenme, çocuk sanatı görüşü, oyun yolu ile öğrenme gibi yöntemleri de kullanarak yapılandırılmıştır.

Kuzey Kıbrıs’ta okullarda varlık sürdüren resim eğitimi anlayışlarını düşünürsek, yukarıda sıralanan öğretim biçimleri ve anlayışları çocuğu sınıfın otoriter yapısından kurtararak özgür ortam yaratan, yanlış veya kötü yapma kaygısını ortadan kaldıran, oyun güdüsünü kaybetmeden bedensel, düşünsel ve ruhsal rahatlama sağlayarak yaratım içine iten bir yapıya sahip olduğu söylenebilir.  Sınırların çok daha geniş olduğu, konuşma özgürlüğünün tanındığı, fikir alış verişi ve tartışma ortamlarının karşılıklı gerçekleştiği uygulama öncesi ve sürecindeki yapı ise, her çocukta ve gençte tartışılan veya ela alınan konuyu farklı ve çok açılı bir düşünce platformunda kavramasını sağlamaktadır. Birbirlerini dinlemek ve farklı düşüncelere saygı duymak yine bu süreçte önem kazanmaktadır. Hazırlık aşamasında konuyla ilişkili olarak çağdaş sanat örnekleri üzerinde durmak, eserlerle karşılaşmak ve üzerlerinde birlikte konuşmayı denemek, sanatsal, estetik ve biçimsel olarak bilgileri genişleterek imgelem ve hayal gücünün artmasını sağlamaktadır. Farklı materyallerin ve tekniklerin kullanımı, çocuktaki merak duygusunu artırdığı gibi yapma duygusunu da körüklemektedir.  Okullarda sıklıkla ele alınan milli ve özel günlerle ilişkili içeriklerin dışında güncel konulara yönelmek, çevre ve kimlik sorunlarını irdeleyen konulara yer vermek ise sanat ile yaşamın bağını güçlendirdiği gibi, bireyin sorunlarına yönelme ve onlarla başa çıkma yollarını bulmaya da yardımcı olmaktadır. Öznele ait sorunların sanat aracılığı ile yüzeye çıkması, somut veriler halinde eserlerde yer alması sağlandığı gibi,  somut verilerin yani eserlerin çocuğun yaşam ve oyun alanına dahil edilmesi ise hayatının bir parçasına dönüşmesini sağlamaktadır.

Müzelerdeki nesneleri ve yaşam biçimlerini temel alarak geliştirilen müze eğitim programları veya somut kültürel miras varlıkları üzerine temellenen eğitim modelleri ise yaşanılan topraklardaki geçmiş uygarlıkları, kültürel yapıları, tarihi ve geçmiş yaşam biçimlerini soyut ve uzak bir kavram olmaktan çıkararak, okunabilir, kavranabilir ve güncel hayata dahil edilebilir bir düzeye çekmektedir. Pasif izleyici veya dinleyici olmaktan çıkarılan çocuklar, düşünen, sorgulayan, anlamaya çalışan, keşfeden ve yapan/uygulayan olmaktadırlar.  Bu yapı yaşadığı toprak üzerinde farklı kültürlerin yaşadığını, her kültürün kendine ait bir yaşam biçimi olduğunu kavrattığı gibi,  günümüze gelebilen kültürel varlıkların değerli ve önemli olduğunu, bir zenginlik taşıdığını ve korunmasının da gerekliliği konusundaki önemi kavratarak sahiplenme ve koruma duygusunu da geliştirmekte, bu konudaki farkındalıkları artırmaktadır. Okullardaki müze anlayışı düşünüldüğünde; müze eğitiminden çok müze ziyareti gerçekleştirildiği, öğretmenlerin gerekli hazırlıkları yapmadan çocukları bilinçsizce müze içerisini dolaştırdıkları veya en iyi ihtimalle yetişkinler için kullanılan rehberlerin anlatımı ile yetindikleri görülmektedir.

EMAA’nın Rooftop Tiyatro Grubu’nun katkıları ile yürüttüğü ‘Sanat Aracılığıyla Yüzleşme: Kıbrıs’ta Uzlaşı Aracı Olarak Çağdaş Sanat’ başlıklı projenin programlarından bir tanesi de yukarıda belirtilenlerden hareket ederek kurguladığı 7 adımdan oluşan ve kırsal kesimdeki çocuk ve gençleri hedef alan sanat atölyeleri programıdır.

  1. Program: Köydeki çocuk ve gençlerle tanışma, kaynaşma, sürecin anlatımı, estetik değerlerin anlatımı, çağdaş sanatla ilgili bilgi, sürpriz uygulamalarla çocukların ilgisini çekme, özne, biz, öteki gibi kavramları inceleme, kavramlarla ilişkili çalışmalar yapma. Kıbrıs efsaneleri ile ilgili örnekleri gerçekleştirme düşünülmüştür.
  2. Program: Farklılıklar üzerinde durma, kimlik sorunu ile tanışma, kültür dediğimiz olgunun kavranmasını sağlama, çok kültürlülüğü tartışma ve ilişkili uygulamaları gerçekleştirme.  Bununla birlikte müze eğitimi ile ilgili ön hazırlık çalışmalarının yapılması.
  3. Program: Kırsal kesimdeki çocuk ve gençlerin müze ve şehir kültürüyle tanışmasını sağlama. Belirlenecek müzede önceden tasarlanacak ve yapılandırılacak eğitim programı uygulama. Bu programlarda yaratıcı drama çalışmalarını katma.
  4. Program: Çocuk ve gençlerin ara bölgede bir araya gelmesi, tanışıp kaynaşması. Bu program öncesi eğitmenlerin ve sürecin kendisinin gerekli ön hazırlık ve koşulları tamamlamış olması önem arz etmektedir. Kolektif çalışmaların önemsenmesi, birlikte olma, birlikte hareket etme ve üretme süreçlerine girebilme hedefler arasındadır.
  5. ve 6. Programlar: Belirlenecek köylerin karşılıklı olarak bir birlerini ziyaret etmeleri. Bu programda ziyaret edilecek köy, eğitmenlerle birlikte köylerini ve yörelerini tanıtacak etkinlikler hazırlayarak ev sahipliği yapmaları. Kardeşlik, arkadaşlık gibi kavramların da yer alacağı programda süreci içerecek uygulamalı çalışmaların yapılması.
  6. Program: Ara bölgede programı ve süreci görünür kılacak, üretimlerin sergilendiği ve özel gösterimler ile gerçekleştirilerek, ailelerin de katılımının sağlanacağı final bölümü.

Programa katılan çocukların ve gençlerin süreçten keyif alması, heyecan duyması ve en önemlisi mutlu olması ise amaçlara ulaşma açısından elzem olarak görülmüştür.

2015 yazında kuzeyden Dipkarpaz güneyden ise Athienou eşleştirilmiştir. Dipkarpaz merkezden en uzak noktada oluşu,  bölge çocuklarının birçok gelişimden uzak kalması ayrıca  demografik yapısı gözetilerek seçilmiştir. Rumların bu bölgedeki varlığı da düşünülmüş ve ayrım yapmaksızın atölyeler oluşturulmaya çalışılmıştır. Güneydeki eğitim bakanlığından izin alınamadığı için köyde yaşayan Rum çocuklar projeye dahi edilememiştir. Çoğunun ataları Türkiye’den gelen bölge çocukları ve aileler programa beklenilenin üstünde ilgi göstermiştir. Süreç içerisinde de artmaya devam eden bir katılım olmuş ve yaklaşık 40 çocuğa ve 15 gence ilk 3 program planlandığı gibi uygulanmıştır. Bu uygulama sırasında çocukların keyif aldığı, büyük bir mutluluk yaşadığı ve Rumlar’la karşılaşacak olmaktan heyecan duydukları gözlemlenmiştir. Özellikle müze ziyaretleri çocuklar için büyük bir yenilik ve heyecana sahipti. Çoğu ilk defa müze ziyaretinde bulunduğu gibi, köy dışına, şehir merkezlerine ziyaretlerinin de çok yetersiz olduğu anlaşılmıştır. Estetik birikimlerinde büyük boşluklar olduğu, farklı malzeme ve yöntemlerle çoğunun karşılaşmadığı saptanmıştır. İletişim kurma konusunda bazı çocukların şiddet eğilimi göstermesi uygulama sırasında eğitmenleri ve programı zorlayan tek etken olmuştur. Yapılan uygulamalar sırasında çocuklara yöneltilen birçok soru olmuştur. Özellikle Rum arkadaşlarınız köyünüzü ziyaret edecek, köyünüzü, kültürünüzü onlara tanıtmanız gerekecek, bunu nasıl yaparsınız? sorusuna alınan ilk cevaplar söyle sıralanabilinir; lahmacun yediririm, okulumu gezdiririm, restoranda götürürüm, şeftali kebabı yediririm, evime götürürüm, birlikte oynarız vb. şeklinde olmuştur. Bu konuda eğitmenlerin soruları ile bakış açıları geliştirilmeye çalışılmış, farklı cevapların alınmasına ortam hazırlanmıştır. Örnek vermek gerekirse; sizin köyünüze turistler geliyor değil mi? Bu turistler sizin köyünüze niye geliyorlar ? Nereleri geziyorlar? Sorular karşısında çocukların cevaplarının zenginleştiği ve yörelerindeki kültürel varlıkların farkına vardığı gözlemlenmiştir.

3 programdan sonra proje güneydeki Athienou belediye başkanının projeden çekilmesi sonrasında sekteye uğramıştır. Politik olarak sorunun çözülmesi için girişimlerde bulunulmuştur. İki liderin oluşturduğu kültür komitesinden onay, takdir  ve destek alan proje ayrıca güneyin eğitim bakanlığından da onay almıştır. Buna rağmen Athienou Belediye Başkanı’nın kararı değişmemiştir. Bu noktada programda değişiklik yapmak zorunlu hale gelmiştir. 4. Program yeniden köyde gerçekleştirilmiş ve atölye içerikleri çocuklara olumsuz sonucun aktarımı ve bunun sorgulanması üzerine geliştirilmiştir. Bu bağlamda yaratıcı drama atölyesinde, çocuklara rum arkadaşlarının Belediye Başkanı tarafından izin verilmediği için gelememiş olması, uygun bir dille anlatılmıştır. Daha  sonra ise ikili doğaçlamalara geçildi. Bu süreçte çocuklardan biri Athienou Belediye Başkanı diğeri de Rum çocuklarla buluşmak isteyen Kıbrıslı Türk Çocuk rolüne girerek doğaçlama yapıldı. Athienou Belediye Başkanı’na çocukların, “lütfen izin verin”, “bizi üzmeyin” arkadaşlarımızla buluşmamıza izin verirseniz istediğinizi yaparız”, “Rum Türk ne farkeder hepimiz çocuğuz”, “neden buluşmamızı istemiyorsunuz”, “sadece köyümüzü gezdireceğiz biraz da oyun oynarız” “ birlikte bisiklet süreceğiz” gibi ifadeler dikkat çekiciydi. Gerçekleştirilen bu çalışmada, çocukların güneyden kuzeye geçmesi beklenen rum arkadaşlarıyla buluşmalarının neden ve hangi gerekçelerle engellendiğine dair sorgulamaları ve durumu üzüntü ile karşılamaları gözlemlenmiştir. Ayrıca yaratıcı drama çalışmasında çocuklar yaşadıkları sürece ilişkin duygu ve düşüncelerini önce sözel olarak sonra da yerlere serilen kumaşlar üzerine, guaj boyalar kullanarak resim ve yazıyla ifade ettiler.

Diğer yandan çocuklardan bir mektup ve onunla ilişkili bir resim yapmaları istenmiştir. Mektuplar eğer Rum çocuklar/arkadaşlar gelmiş olsaydı onlarla ne yapacakları sorusuyla yönlendirilmiştir. Mektuplarda alınan cevaplar önceki kültürel değerlerin aktarımı ve sorgulanmasının da işe yaradığı yönünde değişmiş olduğu görülmüştür. Çoğu Rum arkadaşını Oasisi, Kiliseyi (St Apostolos Andreas)  Karpaz eşeklerini göstermeyi,  şeftali kebabı yedirmeyi, oyun oynamayı vb. etkinlikleri gerçekleştirme isteğini dile getirmiştir.

Karpaz  yöresine ait son programda en azından çocukların Kıbrıs’ın güneyinde bulunan bir müzeye ziyaret etme şansı araştırılmış ve bu konuda girişimde bulunulmuştur. İlki Girne kalesinde gerçekleştirilen müze eğitim programı ile Kıbrıs’ın geçmiş kültürleri ele alınmıştır. İkinci programla Kıbrıs müzesindeki kültürel yapıların incelenmesinin ve çocukların güneye geçirilmesinin hayal kırıklıklarını bir nebze de olsa giderebileceği düşünülmüştür. Bu girişim de sonuçsuz kalınca diğer kültürle buluşabilecekleri St. Barnabas müzesine götürülmüş ve özellikle ikon müzesi konu edilerek Hıristiyanlık hakkında bilgiler elde etmeleri sağlanmış, diğer kültürlerin, dinlerin ve inanışların varlığı üzerinde durulmuştur.

Dipkarpaz’dan sonra adanın diğer kırsal ve ücra yeri olarak bu sefer batıdan iki bölge seçilmiştir. Kuzey’den Lefke, Gemikonağı ve Yeşilyurt köyleri ve güneyden de yine ayı bölgeden
Evryhou ve Solia köyleri çocuk ve gençleri ile çalışılmıştır. Haziran-Temmuz 2016 aylarında yapılan çalışmalar için her iki bölgedeki yerleşim yerlerinin yerel yöneticileri ( belediye başkanları ve muhtarlar ) programa destek verip, gerçekleşmesi için gereken her türlü katkıyı sağlamışlardır. Türk tarafından Lefke belediye başkanı bölge öğretmenlerinin de yardımı ile duyurusu yapılan programa 30’un üzerinde kayıt almış olmasına rağmen,  o günlerde güneyde gerçekleşen ve Kıbrıslı Türklerin dövülmesi ile neticelenen olaylar nedeni ile bazı aileler çocuklarının bu iki toplumlu etkinliğe katılmasını ve güneye geçmesine istememişlerdir. Neticede her iki tarafta da etkinlikler 25 civarı çocukla başladı ve planlanan tüm etkinlikler yapıldı. Birinci aşamada Lefke ve Evryhou köylerinde çocuklar ve gençler çağdaş sanat, yaratıcı drama ve kukla yapımı  atölyelerinde çalıştı. İkinci aşamada Lefke bölgesi çocukları Güzelyurt’daki Arkeoloji müzesine, Evryhou bölgesi çocukları da  Lefkoşa NİMAC’a götürülerek bir günlük müze eğitim ve diğer çalışmalarını gerçekleştirdiler. 4. adım olarak KT ve KR çocuk ve gençleri ara bölgedeki Home for Cooperation’da buluşarak tanışma, kaynaşma  aktiviteleri sonrasında etkinliklerini birlikte gerçekleştirmişlerdir. Ara bölgeye geçişlerde kuzeyden gelen çocukların anne babalarının noter’den imzalı yurtdışına çıkabilir belgelerinin alınması, 12 yaş altında olanların bir ebeveynle ara bölgeye geçmek zorunda kalmaları bu etkinliğin en sıkıntılı bölümünü oluşturmuştur. Bir sonraki aşamada Lefke bölgesi çocuklarının güneye geçişi için hem kuzey tarafın sınır kapısından geçebilmeleri için izinler hem de güneyden Dışişleri bakanlığından Türkiye kökenli  çocukların geçebilmeleri için özel izin çıkarmak gerekti. 20’ye yakın aile çocuğunun güneye geçmesine izin vermiş ve tümüne güneyden geçiş için izin alınmış olmasına rağmen fiili geçen  çocuk sayısı 9’la sınırlı kalmıştır. Özellikle Türkiye kökenli aileler çocuklarının geçmesi konusunda pek istekli olmamışlardır. Geçen çocukların aileleri de birlikte gitmiş ve güney Bostancı sınırından köye kadar Rum polisinin koruması ve gözetimi eşliğine seyahat edilmiştir. Evyrhou ve Solia köy muhtar ve belediye başkanı  hem çocukları hem aileleri çok sıcak karşılamıştır. Çocuk ve gençler köy ilk okulunda etkinliklerini yaparken ailelere de bölge gezdirilmiştir. Bir sonraki hafta sonu da Rum çocuk ve geçleri yine aileleri ve yerel yöneticileri ile Lefke’ye gelmişlerdir. Güneyden gelen çocuk sayısı da yine 10 civarı olmuştur. Tatil döneminin başlaması ve bir çok çocuğun ailesi ile tatile çıkmış olması nedeni ile normal zamandan daha az çocuk altıncı adımda Lefke’de Türk çocuklarla çalışma fırsatı bulmuştur. Yine Bostancı kapısı polislerine gelecek olan çocukların bilgisini vermek ve takibini yapmak gerekti. Bir önceki hafta olduğu gibi Lefke’de aileler için ayrıca bölge ziyareti düzenlenmiştir. Çocuklar çalışırken KT ve KR aileler kaynaşma şansı bulmuş, birlikte gezip, yemek yenilmiştir.

Birinci dönem animasyon kurs hocası ile yaşanan sorun nedeni ile ikinci dönemde animasyon yerine kukla yapımı aktivitesi düzenlendi ve bu konuda bilgili yeni hocalarla çalışılmıştır. Gençler yine yerel mitoloji hikayelerinden çıkışlı kukla yapımı ve sonuçta oluşan karakterlerden kısa bir video üretimi yapma fırsatı bulmuşlardır. Küçüklerde ise birinci dönemde gerçekleşen yaratıcı drama ve çağdaş sanat aktiviteleri öngörüldüğü gibi uygulanmıştır.

 

Sonuç olarak öncesinde kağıt üzerinde öngörülen program politik çıkmazlar sonucu değişime uğramak zorunda kalmış ve özellikle iki toplumun buluşması ve kaynaşması noktasındaki sonuçlara arzu edildiği oranda ulaşamamayı beraberinde getirmiştir. Yine de sanatla kırsal kesim çocuk ve gençlerin buluşması, yapılan aktiviteler ve süreçte yaşananların her açıdan önemli bir değere ve kazanıma sahiptir.  Özellikle bölgelerin yapısının algılanması, buradaki sanatsal ve estetik verilerin bilinmesi, ilerisi için bu bölgelere olası uygulanacak programlar üzerine değerli veriler olarak kaydedilmiş durumdadır. Süreçte çocuk ve gençler üzerinde uygulanan programların geri dönüşümleri de bu konuda bizlere ilham verecek durumdadır.

Zehra Şonya

Karpaz & Athineou Fotoğrafları

Lefke & Loufou Fotoğrafları