• Düzenleyen: EMAA
  • Yazar: Feriha Altıok 
  • Tarih: 22 Temmuz 2004 

ASILMAYA AY Şiir Kitabı Tanıtımı 

Tanınmış şairlerimizden Feriha Altıok’un kapağı Emin Çizenel tarafından yapılan son şiir kitabı EMAA’ın organize ettiği gecede tanıtıldı. Dernek Üyelerimizden Türegün Tunç’u kendi bakış açısı ile kitap ve şair ile ilgili paylaşımların ardından Feriha Altıok’un kendi sözcükleri ile şiire ve kitaba dair serüveni paylaşıldı.  Karşılıklı sorularla söyleşi sona ermiştir. 

Türegün Tunç’un kitaba dair yazısı: 

Her şiir doğduğu yere benzer…..

Eylülün, o “şaha kalkmış bıçağından” mustarip bir kadın göç ediyor bir şiirden başka bir şiire …   Sevgilisinin gözlerinde siren sesleri, kendi elinde kanlı seferlerden kalma ganimetler ve kanından gizlediği yaralarla akar durur sözün büyüsüne kapılarak. .Kaç defa uçurumlarda unuttuğu uçurtmalar uçup gitmiştir?  Kaç defa ertelemiştir intiharları? Bilinmez..

Acının içine doğru yürürken, öptüğü çöllerden yanan dudaklarını yalnızca şiir iyileştirmiştir … 

Feriha Altıok’un son şiir kitabı “asılmaya ay” kendini acıyla örmüştür. Bıçak, yara, kan, intihar, göç sözcükleri şiirlerinde sık sık geçer…Eylül ile başlayan yalnızlık ve acı, şiirler boyunca ağır ağır akan bir nehir gibi ilerler… Eylül, hüzündür ince bir keman sesi ile gelir. Eylül, çekilmeye hazır bir tetiktir, intihardır köşe başında bekleyen…

Bütün şiirleri yakılsa geriye kimbilir kaç eylül kalacaktır.

 

 “Eylüle kalmış bir kırlangıç

   telaşı değil, cana saplanmış

   kara bir ağrı bendeki

 

   bir sözcük olmalı bir yerlerde

   bitirecek bir şiiri

   bir sözcük olmalı…hatta bir iki..

 

   yüzünde senin belki çok derinlerinde

   olmalı bir yerlerde…daha vakit olmalı

   daha vakit olmalı

   bitirecek şiiri

 

  -ölüm  en çok yarım kalmış

   bir şiirde eleverir kendini-

 

  bir sözcük olmalı…yani iki…

  daha vakit olmalı

  daha vakit olmalı”

 

Güzdöküntüleri, eylüldeki yaprak dökümünü andırırcasına ardı sıra gelen küçük şiirlerden-mayınlardan parçalanan masallardan-oluşmaktadır..

Şiirin ruhuna işlemiş  ölüm, bir daha kendini gösterir güz döküntülerinde… ”Ölür ölmez götürmeyin.. bekletin beni bir gece o şiirle” 

“Her şiir doğduğu yere benzer”…  Altıouk’un şiirleri de Kıbrıs’a ve bize ne kadar da benzemektedir.. Yaralı ve bir yarısına-sevgilisine kavuşamamış, birleşememiş ve paramparça..

“yırtık bir sandalla geçilen hayat” tır bu… “kalp iki parçadır” bir bıçakla.. Ve biz yurtsuz çocuklar son biletimizi son gişeden alıp göç ediyoruz  yarım bırakılan şiirlerimizle- ki en çok ölüm, yarım kalmış bir şiirde gösterir kendini- 

 Göç, kan, acı, yarım bırakılmışlık, savaş gibi izlekleri taşıyan Altıok’un şiirleri bizi ve yurdumuzu anlatmaktadır aslında….Evet her şiir doğduğu yere benzer… 

Hepimizin de asılmak için aradığı bir ay, bir şiir yok mudur?